YABANCI PARA BORCU NEDİR?
Yabancı para borcu, borçlunun borcunu ifa etmekle yükümlü olduğu para biriminin ifa yerindeki para birimden farklı olması ile karşımıza çıkmaktadır. Yabancı para borcu, kural olarak ancak bir sözleşmeden (hukuki işlemden) doğabilir. Para borcunun, yabancı para birimi üzerinden ödenmesi sözleşmeyle kararlaştırılabilir. Taraflar dilerse, borcun mutlaka kararlaştırılan yabancı para birimiyle ifa edilmesi gerektiğini sözleşmede belirtebilirler. Böyle bir kararlaştırma olmadığı sürece, kararlaştırmanın aksi de işin niteliğinden ve tarafların farazi iradelerinden anlaşılmadıkça, para borcunun, ifa yerindeki milli para (memleket parası) üzerinden ödenmesi gerekir. Yabancı para borcu gerçek ve gerçek olmayan şeklinde ikiye ayrılmaktadır.
I-) GERÇEK OLMAYAN YABANCI PARA BORCU
Gerçek olmayan yabancı para borcu, sözleşmede yabancı paranın ödenmesi kararlaştırılmış olsa dahi ödemenin TL karşılığında yapılmasıdır. Bu da ancak sözleşmede aynen ifa ya da buna benzer nitelikte bir hüküm kurulmamış ise gerçekleşir. Gerçek olmayan yabancı para borçlarında, borçlu lehine bir seçim şansı sağlanmıştır. Borçlu isterse yabancı para ile ödeme yapabilirken isterse de ödeme günündeki yabancı paranın rayiç bedeli üstünden TL olarak ödeme yapıp seçme şansını kullanarak borçtan kurtulabilir. Bu seçme şansına da seçimlik yetki adı verilmektedir. Söz konusu rayiç bedel, ödeme günündeki TC Merkez Bankası’nın resmi kuru baz alınarak hesaplanmaktadır. (Bknz. 6098 sayılı TBK. m.99/II “Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir.”) Alacaklının bu aşamada borçlunun bu seçimlik yetkisine bir etkisi olamaz. Borçlunun TL ödeme teklifinin alacaklı tarafından reddedilmesi, alacaklıyı alacaklı temerrüdüne düşürür. Alacaklının, borcun yabancı parayla ödemesini isteme hakkı da yoktur.
II-) GERÇEK YABANCI PARA BORCU
Borçlunun borçlandığı yabancı parayı aynen ifası zorunlu olduğu, borçlunun seçimlik yetkisi bulunmayan yabancı para borçları gerçek yabancı para borçlarıdır. Genel olarak kabul edildiği üzere, söz konusu yabancı para birimiyle ifa sonradan imkânsızlaşırsa (örneğin para biriminin tedavülden kalkması gibi), borç sona ermeyip, borçlunun TL üzerinden ödeme yaparak borcundan kurtulabileceği kabul edilmektedir. Bu durumda çevirinin, Yargıtay kararlarınca fiili ödeme tarihindeki kura göre yapılacağı belirtilmektedir.
Gerçek yabancı para borçlusunun temerrüde düşmesi durumunda, alacaklı vade ödeme tarihi kur üzerinden TL olarak ödeme yapılmasını isteyemez. Borcun aynen ifasına karar verilmesi durumunda borçlu da alacaklı da paranın TL olarak ödenmesini isteyemez. Temerrüt durumunda faiz, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunu’nun 4-a “Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” şeklinde uygulanır.
Gerçek yabancı para alacağının icra takibine konu olması durumunda İcra İflas Kanunu yabancı para üzerinden icra takibi yapılmasını yasaklamıştır. Bu nedenle alacak, takip tarihi itibariyle TL karşılığı üzerinden gösterilir. Ancak takip sırasında işlenen faiz yukarıda bahsettiğimiz Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunu’na göre belirlenir. Kısacası İcra takibi yabancı parayı TL’ye dönüştürmez. Yabancı para borcu ile ilgili uzman avukatlarımıza icra takibi ve dava konularınız ve sorularınız için ulaşabilirsiniz.
Yargıtay Kararı – 3. HD., E. 2021/1761 K. 2021/11255 T. 11.11.2021
“Somut olayda her ne kadar mahkemece, takip dosyasında borcun yabancı para borcu olup olmadığı, yabancı para borcu ise hangi tarihteki kur üzerinden Türk parasına çevrildiğinin anlaşılamadığı belirtilmiş ise de; dava konusu takipte 9.400 Euro alacağın takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı olan 16.685 TL, asıl alacak olarak gösterilmiş; 8.463 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.148 TL üzerinden takip başlatılmış, itiraza uğrayan toplam takip miktarı olan 25.148 TL üzerinden de harç yatırılmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.
Bu durumda mahkemece, davacının alacağını Türk Lirası olarak talep ettiği, faiz oranı ile başlangıç tarihinin takip talebinde gösterilmemesinin ise şikayete tabi olduğu ve bu yönde bir şikayet de bulunmadığı gözetilerek, işin esasının incelenmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11/11/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
NOT: Bu yazımız, bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İzinsiz paylaşılması halinde, hukuki süreç başlatılacaktır.
Dike Hukuk ile iletişime geçmek için: https://wa.me/905337608453
Cevap Yaz
Tartışmaya katılmak mı istiyorsun?Katkıda bulunmaktan çekinmeyin!