MEHİR
Ülkemizde resmi nikahtan önce veya sonra sıklıkla mehir senedi, mehir sözleşmesi yapılmaktadır. Ancak bu anlaşmayı yapan taraflar genellikle bu sözleşmenin hukuki niteliğini bilmemektedir. Bu yazımızda mehir sözleşmesinin, mevcut hukuk düzenimizde geçerli olup olmadığını, geçerlilik şartlarını ve mehrin geri alınmasının mümkün olup olmadığı incelenmiştir.
I-) MEHİR SENEDİ NEDİR?
Mehir, İslam Hukuku’nda evlilik akdinin doğurduğu bir yükümlülük olarak, erkeğin eşine vermesi gereken para, mal ya da ekonomik değeri olan şeydir. Günümüzde yapılan mehir senetleri ise kocanın evlenme anında ya da devamı sırasında yahut boşanma veya ölüm halinde eşine belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan bir şeyi armağan etmesi olarak tanımlanmaktadır.
Mehir, günümüzde iki türlü kararlaştırılmaktadır. Kocanın sözleşmede belirtilen ekonomik değere sahip şey veya şeyleri geçerli bir evlenme sonrasında verece durumda “mehr-i muaccel”, boşanma veya ölüm hâllerinde vereceğinin kararlaştırıldığı durumda ise “mehr-i müeccel” söz konusu olmaktadır.
II-) MEHRİN HUKUKUMUZDAKİ NİTELİĞİ NEDİR?
Bu konuda farklı doktrin görüşleri bulunmakla birlikte Yargıtay, mehir senetlerini bağışlama veya bağışlama vaadi olarak kabul etmektedir.
III-) MEHİR SENEDİNİN GEÇERLİLİK ŞARTLARI NELERDİR?
Türk Borçlar Kanunu’nun 288. maddesi uyarınca bağışlama vaadinin yazılı şekilde yapılması şarttır. Bu nedenle mehir senedinin de yazılı olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Eğer mehir senediyle bağışlanacak olan şey taşınmaz veya taşınmaz üzerindeki hak ise resmi şekil şartı aranmaktadır. Bir diğer anlatımla mehir olarak bir taşınmaz devredilecek ise tapu memuru önünde bağışlamanın yapılmış olması gerekir.
Yazılı yapılmayan veya taşınmaz ya da taşınmaz üzerindeki bir hakkın devri söz konusu olduğunda resmi şekilde yapılmayanlar şekle aykırılık nedeniyle geçersiz olacaktır.
IV-) MEHİR TALEBİNİN ZAMANAŞIMI NEDİR?
Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca mehrin ödenmesinin belirli bir vadeye bağlanması durumunda alacak muaccel olduğu tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabi olur. Örneğin boşanmaya bağlanan mehir alacaklarında 10 yıllık süre, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren başlamaktadır.
V-) MEHİR GERİ ALINABİLİR Mİ?
A-) Mehir kadın eşe verilmişse bağışlamanın geri alınması hükümlerine uyularak geri alınabilmektedir. Bu durumda;
- Kadın eş, erkek eşe veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,
- Kadın eş, erkek eşe veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa,
- Mehir, bir şart karşılığında kadın eşe verildiğinde, mehir alacaklısı haklı bir sebep olmaksızın bu şartı yerine getirmemişse,
- Mehir veren erkek eşin mali durumu, sonradan sözün yerine getirilmesi kendisi için olağanüstü ağır kılacak ölçüde değişmişse,
- Erkek eşin mehir sözü verdikten sonra, kendisi için yeni aile yükümlülükleri doğmuş veya bu yükümlülükleri önemli ölçüde ağırlaşmışsa,
- Mehir veren erkek eş, mehiri ödeme güçlüğüne düşmüş veya iflas etmişse,
mehir geri alınabilmektedir.
B-) Mehir kadın eşe henüz verilmemişse bağışlama sözünün geri alınması hükümleri uygulanacaktır. Bağışlama sözünden dönme yukarıdaki hallere ek olarak Türk Medeni Kanunu’nun 296. maddesi uyarınca bağışlama sözünden sonra bağışlama sözü verenin mali durumu sözün yerine getirilmesini kendisi için olağanüstü ağır kılacak ölçüde değişmişse, kendisi için yeni aile yükümlülükleri doğmuş veya bu yükümlülükleri önemli ölçüde ağırlaşmışsa, borcu ödeme güçsüzlüğü belirlenir veya iflasına karar verilirse bağışlama sözünü eren bu sözünü geri alabilir.
VI-) MEHRİN GERİ ALINMA SÜRESİ NE KADARDIR?
Bağışlayan, Türk Medeni Kanunu m.297 uyarınca geri alma sebebini öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alabilir. Bağıştan rücu sebebini oluşturan davranışın yargılamayı gerektirmesi durumunda, hak düşürücü süre mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.
VII-) MEHRİN GERİ ALINMASINI KİMLER TALEP EDEBİLİR?
Bağışlayan bağışlamadan dönebilir. Belli durumlarda bağışlayanın mirasçıları da bağışlamadan dönebilir. Türk Medeni Kanunu m.297 uyarınca bağışlayan bir yıllık süre dolmadan ölürse, geri alma hakkı mirasçılarına geçer ve mirasçıları bu sürenin sona ermesine kadar bu hakkı kullanabilirler. Bağışlayan, sağlığında geri alma sebebini öğrenememişse, mirasçıları, ölümünden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alma hakkını kullanabilirler. Bağışlanan, bağışlayanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldürür veya onun geri alma hakkını kullanmasını engellerse, mirasçıları bağışlamayı geri alabilirler.
VIII-) İLGİLİ YARGI KARARLARI
A-) Mehir sözleşmeleri bağışlama veya bağışlama vaadi niteliğindedir.
“Türk Medeni Kanunu, evlenme sözleşmesi sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaad edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu nedenle, eski hükümlere göre kurulmuş mehir, Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir hukuki ilişki olarak kabul edilemez.” (2.12.1959 günlü, 14/30 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesi). Mehir sözleşmeleri bugün de geçerlidir. (Örnek: Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi’nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı)”
Öte yandan; mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 128. maddesinde ( 818 sayılı BK 110. maddesi) yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, TBK’nın 288. maddesinde (BK 238. maddesi) düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. (TBK m. 288/1)…
Bu durumda; davacının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlamavaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmaktadır. Bu sebeple, uyuşmazlık, aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı ( TBK 286 vd.) alacak istemi niteliğindedir.” (Yargıtay 3. HD., E. 2019/482 K. 2019/3079 T. 8.4.2019)
B-) Bağışlama vaadi şeklindeki (mehri müeccel) niteliğindeki mehir ile ilgili uyuşmazlıklara bakmaya görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir.
“Davacının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi vardır. Uyuşmazlık, Aile Hukukundan dayalı alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı (TBK m. 286 vd., eBK m. 234 vd.) bir alacak talebi niteliğindedir. Hal böyle olunca, davayı görmeye genel mahkemeler görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir (HMK m. 1, 3, 114/1,c, 115/1). O halde mahkemece, bu taleple ilgili dava hakkında HMK 167. maddesi gereğince ayırma ve görevsizlik kararı verilmesi gerekirken; hatalı değerlendirme ile işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 8. HD.14.03.2016 tarihli ve 2014/22932 E. 2016/4548 K.)
C-) Evlilik birliği için davalı erkek tarafından taahhüt edinilen mehir alacağına ilişkin uyuşmazlıklar aile mahkemelerinde görülür.
“..davacı kadının, dava konusunun evlilik birliği için davalı erkek tarafından taahhüt edinilen mehir alacağına ilişkin olması, tarafların resmi olarak evlilik yapmaları, sonrasında boşanmaları dikkate alındığında; mehir alacağına yönelik dava da dava konusunun evlilik birliğinden doğması nedeni ile mehir alacağına yönelik davalarda görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olduğu..” (Adana BAM, 2. HD., E. 2019/1259 K. 2019/1786 T. 27.12.2019)
“Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacıya evlilik nedeni ile hediye edilecek olan ve davacının boşandığı eşi ile eşinin babasının imzaladıkları mehir senedinde gösterilen 150 gram 22 ayar altından davalıya teslim edilmeyen 70 gram 22 ayar ziynet eşyasının bedelinin davalı kocadan tahsiline yönelik olduğu anlaşılmakla, bu ihtilafın çözümlenmesi 4787 Sayılı Kanun’un 4. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 179. ve devamı maddelerinin açık düzenlemeleri doğrultusunda, iş bu davanın Aile Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.” (Konya BAM, 4. HD., E. 2020/1222 K. 2020/1290 T. 2.10.2020)
“Somut olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya evlilik nedeni ile hediye edilecek ziynet ve eşyaları gösteren ve davalı …’ün imzaladığı mehir senedinde gösterilen ziynet eşyası ve çamaşır makinesi bedelinin davalı eski kayınpederden tahsili istemine ilişkin olup, davacının söz konusu talebinin açık bir biçimde Aile Mahkemesinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.” ( Yargıtay 3. HD., E. 2016/20303 K. 2018/7653 T. 5.7.2018)
Mehir senedine ilişkin detaylı bilgi almak için iletişim formunu doldurarak veya telefonla bize ulaşabilirsiniz.
NOT: Bu yazımız, bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İzinsiz paylaşılması halinde, hukuki süreç başlatılacaktır.
Dike Hukuk ile iletişime geçmek için: https://wa.me/905337608453