DENETİMLİ SERBESTLİK VE ŞARTLARI

I-) Denetimli Serbestlik Nedir?

Denetimli serbestlik, kanun yoluyla belirlenen süre içinde, hükümlünün cezasını sosyal hayat içerisinde geçirmesine olanak sağlayan bir kavramdır. Hükümlü, cezasının infaz edilebilmesi için öncelikle cezaevine alınmakta, sonrasında şartları oluşursa denetimli serbestlik usulü uygulanarak -cezasını sosyal yaşamda tamamlamak üzere- gözlem altında tutulmaktadır. Denetimli serbestlik süresince hükümlüye, imza atma zorunluluğu gibi görevler yükletilmektedir.

II-) Denetimli Serbestlik Şartları Nelerdir?

A-) Koşullu Salıverilme Tarihine Bir Yıl veya Daha Az Süre Kalmalıdır

İnfaz hukukumuzda, her suç için ayrı bir koşullu salıverilme süresi belirlenmiştir. Hükümlü, infaza konu cezası dolayısıyla sahip olduğu koşullu salıverilme hakkını kullanması için belirlenen tarihe bir yıl veya daha az bir süre kala denetimli serbestlikten yararlanabilir.

B-) Hükümlünün Açık Cezaevine Geçmiş Olması Gerekmektedir

Hükümlü, denetimli serbestlikten yararlanabilmek için açık cezaevine geçmiş olmalı veya açık cezaevine geçmeye hak kazansa dahi “kendi iradesi dışında” geçememiş olmalıdır. Yani hükümlünün açık cezaevine geçme hakkını elde etmesi, bu şartın gerçekleşmesi açısından yeterli olacaktır. Açık cezaevine geçmenin şartları kanun ve yönetmeliklerle belirlenmiş olup, başka bir makalemizde ele alınacaktır.  

C-) İyi Halli Olmanın Şartları Sağlanmalıdır

Hükümlü, belli şartları yerine getirdiğinde “iyi halli” olarak nitelendirilmeye hak kazanır. Bu şatların sağlanıp sağlanmadığı İdare ve Gözlem Kurulu tarafından hazırlanacak olan rapor ile belli olacaktır. Hükümlü, hazırlanacak rapora karşı itiraz etme hakkına sahiptir. Belirtmek gerekir ki hükümlünün yalnızca cezaevinde “iyi halli” olması yeterlidir. Yani denetimli serbestlikten yararlanmaya hak kazanıldığı ve bu usulün işlemeye başladığı andan itibaren “iyi hal şartları” aranmayacaktır. Sonradan oluşacak yeni durumlar ile bu şartlar sağlanmıyor olsa dahi “denetimli serbestlikten yararlanma hakkı” hükümlünün elinden alınamaz.

“…İyi hâllilik:

Hükümlü hakkında ceza infaz kurumlarında bulundukları tüm aşamalarda;

-ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı

-haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı

-yükümlülükleri eksiksiz yerine getirip getirmediği

-uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı

tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığına ilişkin olarak yapılacak işlemlerde;

katıldığı eğitim-öğretim ve iyileştirme programları ile sosyal ve sportif faaliyetler

-kültür ve sanat programları

-aldığı sertifikalar

-kitap okuma alışkanlığı

-diğer hükümlü ve tutuklular ile ceza infaz kurumu görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri

-işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı

-ceza infaz kurumu kuralları ile kurum bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu

-aldığı ödüller

-disiplin cezaları

dikkate alınmak suretiyle idare ve gözlem kurulunca yapılan ve iyileşme düzeyini gösteren değerlendirmeyi ifade eder…” (Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik m. 3/i)

D-) Denetimli Serbestlikten Yararlanma Talebinde Bulunulması Gerekmektedir

Hükümlü denetimli serbestlikten yararlanmaya hak kazandığında, süreç kendiliğinden işlemeye başlamayacaktır. Hükümlü, bu talebini oluşturacağı bir dilekçe ile infaz hakimliğinden talep etmelidir. Talep neticesinde infaz hakimliği, mümkün olan en kısa sürede karar vermekle yükümlüdür.

III-) Yüksek Mahkeme Kararı

“…Bilecik İnfaz Hâkimliğinin 20/09/2021 tarihli kararı ile hükümlü tarafından denetimli serbestlik tedbirinden yararlanma talebinin hükümlü hakkında covid-19 iznindeyken kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan soruşturma bulunduğu, hakkında başka bir suçtan yakalama emri düzenlendiği, yine başka bir suçtan hakkında kamu davası açıldığı gerekçeleriyle talebin reddine karar vermiş ise de, atılı eylemlere ilişkin olarak bir bilgi veya belgenin dosya kapsamında bulunmaması ve 5275 sayılı Kanun’un “iyi hâlin belirlenmesi” başlıklı 89 ve 105/A maddelerinde yer alan düzenlemeler gereğince iyi halin belirlenmesinde ilgili idare ve gözlem kurulunun hükümlü hakkındaki değerlendirme raporunun dikkate alınmasında zorunluluk bulunması karşısında, İnfaz Hâkimliği tarafından ceza infaz kurumu idaresi yerine geçerek iyi hal değerlendirilmesi yapılması suretiyle hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbirine ayrılma talebinin reddine karar verilemez…” (Yargıtay 1. Ceza Dairesi, E. 2022/8353, K. 2022/7295)

NOT: Bu yazımız, bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İzinsiz paylaşılması halinde, hukuki süreç başlatılacaktır. 

Dike Hukuk ile iletişime geçmek için: https://wa.me/905337608453

EMRE İTAATSİZLİKTE ISRAR SUÇU

Emre itaatsizlikte ısrar suçu askeri alandaki dosyalara sıklıkla konu olmaktadır. Bir kez emre karşı gelmek suçu oluşturmamaktadır. Bu suçun oluşabilmesi yasada ve yargı kararlarında birçok şartın birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

I-) EMRE İTAATSİZLİKTE ISRAR SUÇU NEDİR ?

Emre itaatsizlikte ısrar suçu ve cezası 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 87. hükmünde “Hizmete ilişkin emri hiç yapmayan asker kişiler bir aydan bir seneye kadar, emrin yerine getirilmesini söz veya fiili ile açıkça reddeden veya emir tekrar edildiği halde emri yerine getirmeyenler, üç aydan iki seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.

2. Yukarıki fıkrada yazılı suçlar seferberlikte yapılırsa beş ve düşman karşısında yapılırsa on seneye kadar ağır hapis cezası hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir.

Emrin hiç yapılmaması durumunda bir aydan bir seneye kadar hapis cezası söz konusudur. Emrin yerine getirilmesinin açıkça reddi ya da tekrar edildiği halde emrin yerine getirilmemesi halinde üç aydan iki seneye kadar hapis cezası verilir.

II-) SUÇUN UNSURLARI NELERDİR ?

A-) SUÇUN MADDİ UNSURLARI

1-) FAİL

Bu suç sadece asker kişiler tarafından işlenebilen bir suçtur. Bu nedenle suçun failinin asker olması şarttır.

2-) MAĞDUR

Bu suçun mağduru Devlettir.

3-) EYLEM

Bu suçu oluşturan bir eylemin varlığının kabul edilebilmesi için:

  1. Yetkili amir tarafından verilen bir emrin olması
  2. Hizmete ilişkin bir emrin olması,

Hangi emrin hizmete ilişkin olduğunun olaya göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargı kararlarında askeri personelin can güvenliğini, kışla yaşamını düzenleyen tedbirlere ilişkin kararlara uyulmamasının veya hizmet amacı belirtilmeyen emirlere uyulmamasının emre itaatsizlik suçunu oluşturmayacağı açıkça belirtilmiştir:

Fırtınalı ve yağışlı havalarda ağaç, elektrik direği, yüksek gerilim hatlarından uzak duracağım.” gibi askeri personelin can güvenliğini korumaya yönelik genel nitelikte tedbirleri ihtiva ettiği cihetle, bu tedbirlere uymamak emre itaatsizlikte ısrar suçuna vücut vermeyeceğine karar verilmiştir.( As. Yarg. 1. D. 23.06.2004 tarihli 2004/709 E. 2004/706 K. sayılı kararı)

Somut olayda; sanığa sivil eşya deposu dışında sivil elbise bulundurulmayacağına dair tebliğ olunan söz konusu emrin tedbir ve kışladaki genel yaşamı kolaylaştırmak amacına yönelik genel bir düzenleme olduğu ve Kara Kuvvetleri Devamlı Emirler Muhtırasının öngörmüş olduğu kuralı açıklayıcı ve tamamlayıcı nitelik taşıdığı, askerî hizmete yönelik bir emrin bulunmadığı ve sanık açısından iddia olunan eylem yönüyle genel nitelikteki bu emrin hizmete ilişkin somutlaştırılmış bir emir hâline dönüşmediğine ve emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluşmadığına karar verilmiştir.

Sivil eşya deposu dışında sivil elbise bulundurulmayacağına dair tebliğ olunan söz konusu emrin tedbir ve kışladaki genel yaşamı kolaylaştırmak amacına yönelik genel bir düzenleme olduğu, Kara Kuvvetleri Devamlı Emirler Muhtırasının öngörmüş olduğu kuralı açıklayıcı ve tamamlayıcı nitelik taşıdığı ve sanık açısından iddia olunan eylem yönüyle genel nitelikteki bu emrin hizmete ilişkin somutlaştırılmış bir emir hâline dönüşmediği sonucuna varıldığından emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluşmayacağına karar verilmiştir.

  • Emir verilen kişinin asker olması,
  • Emrin somutlaştırılıp şahsileştirilmesi,
  • Failin kasten hareket etmesi,
  • Hizmete ilişkin emrin hiç yapılmaması,
  • Emrin yerine getirilmesinin söz veya fiili davranışla açıkça reddedilmesi,
  • Emrin tekrar edilmesinden sonra da yerine getirilmemesi,
  • Emre konu edilmiş davranışın kanunda suç veya kabahat olarak düzenlenmemiş olması gerekmektedir.

Emre konu edilmiş davranış, kanunda suç veya kabahat olarak düzenlenmişse bu noktada kanun koyucunun iradesinin esas alınması ve bu suç veya kabahat bakımından öngörülen yaptırımın uygulanması gerekmektedir. Bu durumda emre itaatsizlikte ısrar suçu oluşmayacak ve ayrıca emre itaatsizlikte ısrar suçundan ceza verilmeyecektir. Askeri Yargıtay bir kararında “Yasada suç sayılan bir fiilin emir haline getirilerek yasaklanması, o fiili bir başka suça dönüştürmez; yani yükümlülerin firar etmeleri bir emirle yasaklanmasına rağmen firar eden kimse, emre itaatsizlikte ısrar suçunu değil, yine firar suçunu işlemiş olur.” şeklinde karar kurmak suretiyle bu hususu belirtmiştir. (As. Yarg. Drl. Krl. 10.01.2002 tarihli 2002/2 E. 2002/2 K. sayılı kararı)

B-) SUÇUN MANEVİ UNSURLARI

Bu suç kasten işlenebilir bir suçtur.

III-) ŞİKAYET SÜRESİ VE ZAMANAŞIMI

Bu suç şikayete tabi değildir. Suçun zamanaşımı süresi ise 8 yıldır.

IV-) EMRE İTAATSİZLİKTE ISRAR SUÇUNDA UZLAŞMA

Bu suç uzlaştırmaya tabi suçlardan değildir.

V-) GÖREVLİ MAHKEME HANGİSİDİR

Emre itaatsizlikte ısrar suçlarına asliye ceza mahkemeleri bakmaktadır.

VI-) EMRE İTAATSİZLİK SUÇUNDA HAKKANİYETİN GÖZETİLMESİ

Diğer yandan kanunda suç veya kabahat olarak düzenlenen eylem bakımından öngörülen cezanın emre itaatsizlikte ısrar suçunun yaptırımından daha hafif olması halinde sanığın emre itaatsizlikte ısrar suçundan cezalandırılması hakkaniyete de aykırıdır. Nitekim Askeri Yargıtay Daireleri Kurulu bir kararında kitabın yasak yayın olması halinde disiplin suçu vücut bulacakken kitabın kışlaya izinsiz sokulması nedeniyle emre itaatsizlikte ısrar suçundan ceza verilmesinin hakkaniyete uygun olmadığına karar vermiştir.  Başka bir kararda ise oyun kağıdı bulundurmama ve kullanmama emrinin toplam 66 maddeden oluşan bir talimatla verildiği ve sanıkların oyun kağıdı bulundurduğu bir olayda bu emrin hizmet amacı gütmediğine, ayrıca kumar oynama eylemi için disiplin yaptırımının düzenlendiği gözetildiğinde oyun kağıdı bulundurmama emri verilerek bu emre uyulmaması neticesinde disiplin cezasından daha ağır sonuç doğuran emre itaatsizlikte ısrar suçundan mahkumiyet kararı verilmesinin hak ve adalet ilkesine uygun düşmeyeceğine karar verilmiştir.

Emre itaatsizlikte ısrar suçu ile ilgili mevzuat hükümlerine bakındığında bu suçun yaptırımının belirli ancak kuralının belirsiz olduğu yani daha sonra somutlaştırılıp tamamlanması gerektiği görülmektedir. Bu nedenle suçun her olay özelinde ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Karşılaştığınız olayda emre itaatsizlik suçunun oluşup oluşmadığına veya konuyla ilgili diğer sorularınız için iletişim formunu doldurarak veya telefonla bize ulaşabilirsiniz.

NOT: Bu yazımız, bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İzinsiz paylaşılması halinde, hukuki süreç başlatılacaktır.

Dike Hukuk ile iletişime geçmek için: https://wa.me/905337608453


ADLİ PARA CEZASI NEREYE VE NASIL ÖDENİR?

I-) Adli Para Cezası Nedir?

Hukuk sistemimizde para cezaları temelde ikiye ayrılmaktadır. Bu ayrıma göre para cezaları adli para cezası ve idari para cezası olmak üzere sınıflandırılmaktadır. Adli para cezası, idari para cezasından farklı olarak ödenmediğinde hapis cezasına çevrilebilmektedir. Bu sebeple adli para cezalarının ödenmesi hususu önem arz etmektedir.

Adli para cezası bir yaptırım türüdür. Suç oluşturan eylemin işlenmesi halinde yaptırım olarak sanığa adli para cezası verilebilir. Ödenecek olan  miktar, suç nedeniyle mağdur olan kişiye değil, devlet hazinesine ödenmektedir. Mahkeme direkt olarak doğrudan doğruya para cezasına hükmedebileceği gibi şartları oluştuğu takdirde hapis cezasını da para cezasına çevirebilmektedir. Bu yazımızın konusu olan adli para cezasının nereye ve nasıl ödeneceği sorusunun cevabı bakımından verilen adli para cezasının doğrudan mı verildiği yoksa hapis cezasından mı çevrildiği konusunun hiçbir önemi yoktur. Her iki durumda da adli para cezası aynı usule göre ödenecektir.

II-) Adli Para Cezasının Miktarı Nasıl Belirlenir?

Türk Ceza Kanunu’nda her suçun bir cezası ve bu cezaların da alt ve üst sınırları bulunur. Adli para cezalarında da bu durum geçerlidir. Bir suç işlenmiş  ise  karşılığında kanun maddesinde yazan sınırlar dahilinde alt ve üst sınırlar belirlenir. Eğer herhangi bir sınır yoksa kural olarak  5 ila 730 gün arasında alt ve üst sınır belirlenir. Adli para cezasının günlük miktarı ise 20 TL ila 100 TL arasında değişiklik göstermektedir. Miktar, suçun derecesi, kişinin sosyal ve ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, bizzat mahkeme tarafından belirlenir.

III-) Adli para cezası nereye ve nasıl ödenir ?

Adli para cezasına hükmeden mahkeme maddi durumunuza göre verdiği para cezasının tek seferde veya taksitle ödenmesini kararlaştırabilir. Karar kesinleştikten sonra, kararı veren mahkeme, hükmedilen adli para cezasının tahsili için aynı adliyedeki İnfaz Savcılığı’na bir yazı yazar. İnfaz Savcılığı, mahkemenin kendisine gönderdiği yazının muhteviyatına göre, hükmedilen adli para cezasının taksitle veya peşin ödenmesi için ilgilisine “Adli Para Cezası Ödeme Emri” gönderir.

İnfaz Savcılığı’nın göndereceği Para Cezası Ödeme Emri adresinize tebliğ edilir.   Ödeme emrinin size tebliğinden itibaren hükmedilen adli para cezasını 30 gün içerisinde ödemeniz gerekir. Bu ödeme emrini aldığınızda Adliyede bulunan Cumhuriyet Savcılığı İnfaz Bürosu’na başvurmanız ve  infaz kaleminden ilgili Vergi Dairesi’ne hitaben yazılmış bir yazı almanız gereklidir. İnfaz Bürosu’nun verdiği yazıyla Vergi Dairesi’ne ödeme yapıldıktan sonra yapılan ödemeye dair dekont temin edilerek Cumhuriyet Savcılığı İnfaz Bürosu’na teslim edilmelidir.

IV-) Adli Para Cezası Ödenmezse Sonuçları Ne Olur ?

Mahkeme tarafından uygun görülen adli para cezası ödenmezse cezası hapis cezası olarak değiştirilir. Adli para cezasının bir kısmı ödenir, bir kısmı ödenmezse, ödenmeyen kısım hapis cezasına çevrilir.

“8. Ceza Dairesi 2011/9823 E., 2011/13423 K.

Hapisten Çevrilen Para Cezası Ödenmezse Önceki Cezasına Çevrilir

Ceza Genel Kurulunun 07.12.2010 gün, 2010/236 esas, 2010/254 sayılı kararında da belirtildiği üzere, adli para cezasının TCK’nin  50. maddesine göre belirlendiği hallerde, suç tarihi ne olursa olsun, ödenmeyen adli para cezasının aynı usulle yani mahkemece bir gün karşılığı takdir olunan miktar üzerinden hapis cezasına çevrilmesi gerektiğinden…”

Bu şekilde kişi cezasının karşılığını ödemiş olur. Bunun haricinde de  kişinin kamu yararına çalışması uygun görülebilir. Hükümlü ceza miktarına göre belirlenen gün sayısınca kamu yararına mahkemenin gösterdiği bir yer ve işte çalışma da yapabilir

NOT: Bu yazımız, bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İzinsiz paylaşılması halinde, hukuki süreç başlatılacaktır.

Dike Hukuk ile iletişime geçmek için: https://wa.me/905337608453