MİRASTA DENKLEŞTİRME

Denkleştirme davası, Türk Medeni Kanunu madde 699 ile 675 arasında düzenlenmiştir. Denkleştirme, miras bırakının sağlığında yaptığı birtakım karşılıksız kazandırmaların mirasçılar arası dengeleri bozmasından dolayı bu kazandırmaların iadesi veya miras payından mahsup edilmesi ile mirasçılar arası dengenin tekrar sağlanması için var olan hukuki bir yoldur.

I-) DENKLEŞTİRMENİN ŞARTLARI

Miras bırakanın yaptığı her kazandırma denkleştirmeye tabi değildir. Yapılan kazandırmaların hangi amaçla, kimlere ve ne zaman yapıldığı denkleştirme bakımından büyük önem arz eder.

A-) Kazandırmanın Sağlar Arasında Yapılmış Olması

Bir kazandırmanın denkleştirmeye konu edilebilmesi için kazandırmanın sağlar arasında yapılmış olması gerekmektedir. Bu durumu daha da açıklığa kavuşturmak gerekirse miras bırakanın henüz hayattayken yaptığı kazandırmalar denkleştirmeye konu edilebilir.

B-) Kazandırmanın Karşılıksız Olması

Bir kazandırmanın denkleştirmeye konu edilebilmesi için kazandırmanın karşılıksız olması gerekmektedir. Şöyle ki yapılan kazandırma sonucunda miras bırakanın malvarlığında eksilme meydana gelirken kazandırmanın yapıldığı kişinin malvarlığında artış meydana gelmelidir. Her ne kadar karşılıksız kazandırma denildiğinde akla ilk gelen bağışlama olsa da karşılıksız kazandırma bağışlamadan ibaret değildir. Çeyiz, borçtan kurtarma, sermaye verilmesi gibi durumlar da karşılıksız kazandırmadır ve denkleştirmeye tabidir. Ancak Türk Medeni Kanunu madde 675’e göre olağan hediyeler ile evlenme sırasında yapılan geleneğe uygun tasarruflar denkleştirmeye tâbi değildir. Aynı şekilde Türk Medeni Kanunu madde 674’e göre çocuk için yapılan olağan eğitim masrafları da denkleştirmeye konu değildir.

C-) Kazandırmanın Yasal Mirasçının Lehine Olması

Kazandırmanın yasal mirasçı lehine yapılmış olması gerekmektedir. Yasal mirasçı sıfatına sahip olmayan atanmış mirasçının veya vasiyet alacaklıları denkleştirme talep edemez. Mirasçının denkleştirme talep etmesi için yasal mirasçı olması gerekmekte olup mirastan feragat, mirastan çıkarma gibi durumlarda mirasçı yasal mirasçı sıfatını kaybederse denkleştirme talep edemez.

D-) Kazandırma Miras Paylarına Mahsuben Yapılmış Olmalı

Türk Medeni Kanunu madde 699/2’de de yer aldığı üzere miras bırakanın alt soyu lehine yaptığı kazandırmalar, aksi miras bırakan tarafından açıkça belirtilmediği sürece, denkleştirmeye tabi olup, kazandırmanın miras payına mahsuben yapıldığı kabul edilir.

E-) Kazandırmanın Miras Bırakanın Malvarlığından Yapılmış Olması

Kazandırmanın miras bırakanın malvarlığından yapılmış olması gerekmektedir. Zira yapılan kazandırmanın miras bırakanın malvarlığında azalma meydana getirmesi gerekir ki bu da mirasçılar arasından dengenin bozulmasına sebebiyet verir ve bunun sonucunda denkleştirme ihtiyacı meydana gelir.

II-) DENKLEŞTİRMENİN TARAFLARI

A-) Denkleştirme Borçlusu

Denkleştirme borçlusu kural olarak yasal mirasçı sıfatına sahip olan ve denkleştirme konusu kazandırmayı almış olan kişidir. Yasal mirasçının yokluğu veya bütün mirasçıların mirastan çıkarılma, mirastan feragat ya da ret nedeniyle mirasçılık sıfatını kaybetmesi gibi hallerde denkleştirme borçlusu bulunmaz.

B-) Denkleştirme Alacaklısı

Denkleştirme alacaklısı, miras bırakan tarafından yapılan kazandırma sebebiyle miras hakkı zarara uğrayan yasal mirasçıdır. Bu mirasçının saklı pay sahibi mirasçılardan olması gerekmez.

III-) DENKLEŞTİRMEDE ZAMANAŞIMI

Denkleştirme davası, miras paylaştırılana kadar zamanaşımına tabi değildir ancak miras paylaştırılmış ise paylaştırma tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabidir.

IV-) DENKLEŞTİRMEDE İSPAT YÜKÜ

Miras bırakanın sağlığında alt soyuna yaptığı ivazsız kazandırmalar aksi miras bırakan tarafından açıkça belirtilmediği sürece miras payından mahsup edilmiş sayılmakla beraber denkleştirmeye tabidir. Kazandırmanın miras payına mahsuben yapılmadığının, yani denkleştirmeye konu olmadığının ispatı; lehine kazandırma yapılan mirasçıya aittir.

V-) DENKLEŞTİRMEDE GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Her ne kadar kanunda görevli mahkeme açıkça belirtilmemişse de Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleri olarak belirlenmiştir. Yetkili mahkeme ise Türk Medeni Kanunu madde 576 uyarınca miras bırakanın son yerleşim yeridir.

VI-) YÜKSEK MAHKEME KARARLARI

“…Murisin çocukları için yaptığı eğitim ve öğretim giderleri mirasta denkleştirmeye tabi değildir. TMK’nın 674. maddesi gereğince “Çocukların eğitim ve öğrenimi için yapılan giderler sebebiyle geri verme yükümlülüğü, mirasbırakanın aksini arzu ettiği ispat edilmedikçe, ancak alışılmış ölçüleri aşan kısım için mevcuttur.” Madde metni aynı Kanun’un 669/2 maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde murisin torunları için yaptığı eğitim ve öğrenim harcamaları denkleştirmeye tabi olduğu açıktır. Bu nedenle, murisin davalı ….’in üniversite öğrenimine yaptığı katkısı denkleştirmeye tabidir. Dolayısıyla, murisin katkı miktarı bulunarak terekeye iadesi gerekir. İade edilecek mal varlığı yönünden seçim hakkı davalınındır; ister aynen iade eder, isterse bedelini öder. Miras payının aşan kısmının davalıda kalması miras bırakanın iradesinden anlaşılıyorsa, aşan kısım için iade istenemez. Denkleştirme, denkleştirme anındaki değere göre yapılır. Denkleştirmede sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. Islah olmadıkça ya da terditli dava açılmamışsa kendiliğinden tenkis davasına dönüşmez…” (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, E. 2016/612, K. 2016/5950)

“…Mirasta denkleştirme davalarında, sadece yasal mirasçı aleyhine denkleştirme talebinde bulunulabilir, yasal mirasçı olmayanlara yapılan kazandırma denkleştirmeye tabi değildir. Miras bırakandan sağlar arası kazandırma olmalıdır. Ölüme bağlı tasarrufla yapılan kazandırma denkleştirmeye tabi değildir. Kazandırma karşılıksız olmalıdır. Kazandırma, miras payına mahsuben (iadeye tabi olarak) yapılmalıdır. Bağış amaçlı yapılan kazandırmalar denkleştirmeye (iadeye) tabi değildir, bu nedenle miras bırakanın bağış amacının olup-olmadığı ayrıntısıyla araştırılmalıdır. İade, terekeye yapılır, davacı mirasçının miras payı oranında iade yapılmaz. Altsoya yapılan kazandırma aksi miras bırakan tarafından açıkça belirtilmemişse karine olarak denkleştirmeye (iadeye) tabidir. Altsoya yapılan sağlar arası kazandırmanın denkleştirmeye tabi olmadığını davalı (altsoy) ispatlamalıdır. Altsoy dışındaki yasal mirasçılara yapılan kazandırma, karine olarak denkleştirmeye (iadeye) tabi değildir. Altsoy dışındaki yasal mirasçıya yapılan kazandırmanın Denkleştirmeye (iadeye) tabi olduğunu davacı ispatlamalıdır. Miras bırakanın iradesinin denkleştirmeye (iadeye) tabi olup olmadığının ispatı şekle tabi değildir, her türlü delille ispatlanabilir. İade edilecek mal varlığı yönünden seçim hakkı davalınındır; ister aynen iade eder, isterse bedelini öder. Miras payının aşan kısmının davalıda kalması miras bırakanın iradesinden anlaşılıyorsa, aşan kısım için iade istenemez. Denkleştirme, denkleştirme anındaki değere göre yapılır. Denkleştirmede sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. Islah olmadıkça ya da terditli dava açılmamışsa kendiliğinden tenkis davasına dönüşmez…” (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, E. 2016/9034, K. 2019/3584)

Av. Hüsna GÜNDÜZ

NOT: Bu yazımız, bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İzinsiz paylaşılması halinde, hukuki süreç başlatılacaktır. 

Dike Hukuk ile iletişime geçmek için: https://wa.me/905337608453

MİRAS HUKUKUNDA SAKLI PAY VE TENKİS DAVASI

I-) SAKLI PAY

A-) Nedir?

Kıta Avrupası hukukunda ve bizim hukukumuzda bazı yasal mirasçılar, miras bırakanın tasarruflarına karşı korunmuştur. Buna göre miras bırakan (muris), saklı paylar toplamı dışında kalan kısım üzerinde dilediği gibi tasarruf edebilmektedir. Nitekim murisin tasarruf edebildiği bu orana “tasarruf oranı”, istese de tasarruf edemeyeceği kısma ise “saklı pay” adı verilir.

B-) Saklı Pay Mirasçılar Kimlerdir

Mirasçı olarak altsoyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan; mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. Bu mirasçılardan hiçbiri yoksa miras bırakan mirasının tamamında tasarruf edebilir. (Türk Medeni Kanunu m. 505)

C-) Saklı Pay Oranları Nelerdir?

Saklı pay aşağıdaki oranlardan ibarettir:

  • Alt soy için yasal miras payının yarısı,
  • Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri,
  • Sağ kalan eş için alt soy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamı, diğer hâllerde yasal miras payının dörtte üçü.

D-) Saklı Payın Malvarlığındaki Kapsamı

Salı paydan faydalanabilecek mirasçılar, miras bırakanın tüm malvarlığından faydalanamaz. Şöyle ki miras bırakanın terekesinde yer alan kısım için saklı pay hakkı iddia edebilir. Daha açık ifade etmek gerekirse kişinin malvarlığında olmasına rağmen terekesinde olamayan bazı hususlar söz konusudur. İntifa hakkı buna örnek verebilir. Bu ve benzeri haklar kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar olduğundan kişinin ölümüyle beraber son bulur.

II-) TENKİS DAVASI

A-) Nedir?

Tenkis davası, saklı pay sahibi mirasçının haklarının ve miras payının korunması amacıyla açtığı dava türüdür. Saklı pay sahibi mirasçı, tenkis davası ile miras bırakının vasiyeti sonucunda diğer mirasçıların veya saklı payının zarar gördüğünü iddia eder ve diğer mirasçıların edimlerinin ya da vasiyetin iptal edilmesi talebinde bulunur. Bu davayla saklı paylı mirasçılar, mirasçılık haklarının korunmasını ve haksız kazanımların önlenmesini hedefler.

Tenkis davasında saklı paylı mirasçılar, mahkemeden ölüme bağlı veya sağlar arası tasarrufun etkisizleştirilmesini talep ederler. Dolayısıyla bu dava yenilik doğuran bir davadır. Hakimin vereceği kararla murisin bazı ölüme bağlı tasarrufları ve/veya bazı sağlar arası kazandırmaları ortadan kalkmış olacağından bu davaya miras hukukuna özgü iptal davası da denmektedir

Bu davada davacı, saklı payı ihlal edilen mirasçıdır. Her bir saklı paylı mirasçı bu davayı diğerinden bağımsız olarak açabilir. Dava açmayanlar dava sonucundan yararlanamayacaklardır. Saklı paylı mirasçının alacaklıları veya iflas masası da tenkis davası açabilir.

Davalı, tenkise tabi kazandırmanın yapıldığı üçüncü kişidir. Bu kişi yasal mirasçı, vasiyet alacaklısı veya sağlar arası tasarruf işlemin tarafı (üçüncü kişi) olabilir. Saklı paylı mirasçı, lehine kazandırma yapılan herkese karşı dava açmak zorunda değildir. Saklı paylı mirasçı, örneğin miras bırakanın sağlar arası kazandırma yaptığı kişilerden dilediğine karşı tenkis davası açabilir.

B-) Tenkis Davasında Sıra

Tenkis davasında sıra usulü ilk olarak ölüme bağlı tasarrufların her birinden orantılı olarak yapılır. Saklı pay ihlalinin devam etmesi halinde ikinci olarak sağlar arası tasarruflardan yeniden eskiye doğru tenkis sağlanır.

Türk Medeni Kanunu’na göre son çare olarak kamu yararı taşıyan ölüme bağlı tasarruflardan da orantılı olarak tenkis sağlanabilir. Eğer buna rağmen hak ihlali devam ediyorsa kamu yararı taşıyan sağlar arası kazandırmalardan yeniden eskiye doğru tenkis gerçekleştirilir.

C-) Tenkis Davasında Hak Düşürücü Süre

Türk Medeni Kanunu m. 571 gereği, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrenmelerinden itibaren bir yıl içinde ve her halükarda mirasın açılmasından itibaren 10 yıl içinde tenkis davasının açılması gerekir. Dava yenilik doğuran bir dava olduğundan buradaki sürede hak düşürücü süredir. Dolayısıyla dava süresi hakim tarafından re’sen nazara alınacaktır. Ancak Türk Medeni Kanunu m. 571/3’te yer aldığı üzere, tenkiste zamanaşımı iddiası süreye tabi olmaksızın her zaman ileri sürülebilir.

D-) Tenkis Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Tenkis davasında yetkili mahkeme miras bırakının en son yerleşim yeri mahkemesidir. Miras bırakının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmuyorsa miras bırakının taşınmaz malvarlığının bulunduğu yerde tenkis davası açılır.

Tenkis davasında görevli mahkemeler ise asliye hukuk mahkemeleridir.

III-) YÜKSEK MAHKEME KARARLARI

  • “…Davacı vekilinin 25.3.1999 tarihli son oturumdaki beyanı haktan feragat niteliğinde değildir. Kaldı ki haktan feragat niteliğinde kabulü halinde de Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 151.maddesi gereğince imzası ile tasdik edilmesi gerekir. Sabit tenkis oranı belirlenmeden tercih hakkı kullanılamaz. Tercih hakkı davalı tarafından kullanılmadan tenkis sonunda para olarak ödenecek karşılık miktarı belirlenemez. Bu sebeple de doğmayan bir haktan feragat söz konusu olamayacağından yargılamaya devam olunup 11.11.994 tarih 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun işlem yapılması gerekirken nitelendirmede yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2000/1753, K. 2000/1786)

  • “…Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle yeğenler başından itibaren saklı pay sahibi değillerdir. 5650 sayılı Kanun’la kardeşler saklı pay sahibi mirasçı olmaktan çıkarılmışlardır. Davacılar saklı pay sahibi mirasçı olmadıklarından davanın reddedilmesi doğrudur…” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, E. 2016/7835, K. 2019/2456)

Av. Hüsna GÜNDÜZ

NOT: Bu yazımız, bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İzinsiz paylaşılması halinde, hukuki süreç başlatılacaktır.

Dike Hukuk ile iletişime geçmek için: https://wa.me/905337608453

MİRASÇI ATAMA NEDİR?

Mirasbırakan sağlığında yapacağı vasiyetname veya miras sözleşmesiyle mirasının bir bölümünü veya mirasındaki belirli bir malı birine veya birilerine bırakabilmektedir. Ancak kişilerin bir avukata danışmadan yaptıkları bu ölüme bağlı tasarruf işlemlerinin genellikle iptal edildiği görülmektedir. Nitekim ölüme bağlı tasarruflar, bazı noktalardan birbirine benzediğinden kişiler bu alandaki hukuki kurumları ve terimleri sıklıkla karıştırmaktadır. Bu ise kişinin arzusundan çok daha farklı bir sonuca varılmasına ya da işlemin iptal edilmesine neden olmaktadır. Mirasçı atama işlemi yazımızda incelenerek bu işlem yapılırken nelere dikkat edilmesi gerektiği belirtilmiştir.

I-) MİRASÇI ATAMA NEDİR?

Mirasçı atama Türk Medeni Kanunu’nun m.516 hükmünde “Mirasbırakan, mirasının tamamı veya belli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi mirasçı atayabilir. Bir kişinin, mirasın tamamını veya belli bir oranını almasını içeren her tasarruf, mirasçı atanması sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.

Mirasçı atama, mirasbırakanın mirasının belli bir oranını küllen birine veya birilerine kazandırmasıdır. Lehine kazandırma yapılan bu kişilere atanmış mirasçı denmektedir. Atanan mirasçılar mirasbırakana külli halef olur. Külli halefiyet, mirasın borçları da kapsayacak şekilde tümüyle mirasçıya veya mirasçılara geçmesidir. Mirasbırakanın vefatı üzerine başka hiçbir işleme gerek olmaksızın atanan mirasçının payı oranındaki miras, bir bütün halinde atanmış mirasçıya geçmektedir.

II-) KİMLER MİRASÇI ATAMA İŞLEMİNİ YAPABİLİR?

Gerçek kişiler mirasçı atama işlemi yapabilirken tüzel kişiler mirasçı atama işlemi yapamaz. Kişi, ölümüyle mirasbırakan sıfatını kazanır. Mirasbırakan, ölümünün gerçekleşmesiyle mirası mirasçılara geçen gerçek kişi anlamına gelir ve günlük hayatta daha sık kullanılan muris ve müteveffa terimleri ile aynı anlamdadır.

III-) MİRASÇI ATAMA NASIL YAPILABİLİR?

Mirasçı atama vasiyetnameyle veya miras sözleşmesiyle yapılabilmektedir. Vasiyet, resmî şekilde veya el yazılı yahut sözlü olarak yapılabilir. Ölüme bağlı yapılan bu işlemlerin şekil şartları vardır. Bu şartların eksik olması nedeniyle vasiyetnameler ve miras sözleşmeleri sıklıkla iptal edilmektedir. Vasiyetname ve miras sözleşmesinin şekil şartları hakkında daha fazla bilgi için bu konudaki yazılarımıza bakabilirsiniz.

Ayrıca vasiyetnamenin veya miras sözleşmesinin içeriği de oldukça önemlidir. Nitekim içerik yani yazılan beyanlar da bazen işlemin iptal edilmesine bazen ise farklı yorumlanmasına sebep olmaktadır. Bu durumda mirasbırakanın mirası hiç arzu etmediği şekilde paylaştırılabilir. Bu nedenle yapılan işlemlerin hem şekil şartlarının hem içeriğinin bir avukat yardımıyla düzenlenmesi önerilmektedir.

IV-) MİRASÇI ATAMA İŞLEMİNİN OLUMLU YÖNLERİ NELERDİR?

Türk Medeni Kanunu m.495 ve devamındaki maddelerde yasal mirasçılar düzenlenmiştir. TMK m. 499 uyarınca sağ kalan eş kişinin yasal mirasçısıdır. Sağ kalan eş dışında m.495 ve devamı uyarınca kişinin mirasçılarından ilki altsoyudur. Altsoy, kişinin çocukları, çocukları ölmüş ise torunlarıdır. Kişinin altsoyu yoksa mirasçısı, anne ve babasıdır. Eğer anne ve babası ölmüş ise onların çocukları mirasçı olur. Mirasbırakanın altsoyu, annesi ve babasından kimse hayatta değilse büyük annesi ve büyük babası mirasçısı olur. Eğer büyük anne ve büyük baba mirasbırakandan önce ölmüşse, yine onların çocukları mirasçı olacaktır. Ancak mirasbırakanın sağ kalan eşi varsa, sadece büyük anne ve büyük babanın çocukları mirasçı olabilir. Bu durumda torunları mirasçı olamaz. Ayrıca mirasbırakanın sağ kalan eşi, evlatlığı ve onun çocukları da yasal mirasçısıdır. Hiçbir mirasçısı olmayan kişinin mirasçısı ise Devlet olur.

Mirasbırakan, yukarıda belirtilen yasal mirasçılarından birini veya birkaçını mirasçı olarak atayarak ona/onlara yasal miras payından daha fazla miras kalmasını sağlayabilir. Yahut yasal mirasçısı olmayan birini mirasçı olarak atayarak onu mirasından yararlandırabilir. Bu şekilde kişi, hayatı boyunca edindiği malvarlığının vefatından sonraki paylaşımında söz sahibi olabilmektedir.

V-) MİRASÇI ATAMA İŞLEMİ YAPILIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMESİ GEREKMEKTEDİR?

Mirasçı atama işlemi genellikle vasiyetname düzenlenerek yapılmaktadır. Bu vasiyetnamelerin bir kısmı şekli şartları tam olmadığından, bir kısmı ise içeriği nedeniyle iptal edilmektedir. Bazen ise vasiyetname iptal edilmez fakat mirasbırakanın kullandığı yanlış veya belirsiz ifadeler nedeniyle mirasbırakanın söylediğinden farklı bir işlem yapıldığı değerlendirilerek miras buna göre paylaştırılmaktadır. Mirasının tam olarak arzusuna göre paylaştırılmasını isteyen miras bırakanın vasiyetname düzenlerken çok dikkatli olması gerekmektedir.

Örneğin bir kişi tüm malvarlığını kardeşine bırakmak için vasiyetname düzenleyerek “…bulunan gayrimenkuldeki hissemin tamamını ve banka hesabındaki paranın tamamı ile terekeme zuhur edecek diğer bir umum menkul, gayrimenkul emlak, emval, eşya para, hisse senedi vesairenin tamamını T.. D..’ne terk ve vasiyet eyledim” demiştir. Mirasbırakanın vefatından sonra atanmış mirasçı, mirasçılık belgesi almak için mahkemeye başvurmuştur. Mahkeme, mirasbırakanın mirasçı atadığını söylememiş olması, vasiyet eyledim demiş olması nedeniyle davacının atanmış mirasçı olmadığına karar vermiş ve davacıya atanmış mirasçılık belgesi vermemiştir.( Yargıtay 14. HD., 25.6.2015 Tarihli 2015/2177 E. 2015/7059 K.)

Mirasçı atama ve miras hukukuyla ilgili sorularınız için iletişim formunu doldurarak veya telefonla bize ulaşabilirsiniz.

NOT: Bu yazımız, bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İzinsiz paylaşılması halinde, hukuki süreç başlatılacaktır.

Dike Hukuk ile iletişime geçmek için: https://wa.me/905337608453


 

MİRASÇILIK BELGESİ (VERASET İLAMI) NEDİR?

Murisin mirasçılarını ve miras pay oranlarının bilinmesi hem mirasçılar hem murisin alacakları için önemlidir. Miras intikal işlemlerini gerçekleştirilebilmesi için de mirasçıları ve k miras paylarını gösteren bir belge yani mirasçılık belgesi (veraset ilamı) edilnilmesi gerekmektedir.

I-) MİRASÇILIK BELGESİ (VERASET İLAMI) NEDİR?

Miras, miras bırakanın vefat etmesiyle başka bir işleme gerek kalmaksızın mirasçılara geçer. Mirasın geçmesi mirasçılık belgesi alınmasına bağlı değildir. Ancak mirasçılık belgesi mirasçıların, mirasçılık sıfatlarını ve miras oranlarını net bir şekilde göstermesi sebebiyle miras intikali gibi işlemlerin yapılması için gerekli olan bir belgedir.

Bu belge, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun m.598 hükmünde “Başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir. Mirasçı atamaya veya vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarrufa mirasçılar veya başka vasiyet alacaklıları tarafından kendilerine bildirilmesinden başlayarak bir ay içinde itiraz edilmedikçe, lehine tasarrufta bulunulan kimseye, sulh mahkemesince atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren bir belge verilir. Mirasçılık belgesinin geçersizliği her zaman ileri sürülebilir. Ölüme bağlı tasarrufun iptaline ilişkin dava hakkı saklıdır” şeklinde düzenlenmiştir.

II-) KİMLER MİRASÇILIK BELGESİ (VERASET İLAMI) ALABİLİR?

Yasal ve atanmış mirasçıların her biri tek başına mirasçılık belgesi alabilir. Bir mirasçının mirasçılık belgesi alması için diğer mirasçıların da talebinin veya onayının bulunması aranmamaktadır.

Ayrıca murisin alacaklıları da bu belge için başvuruda bulunabilir. Murisin alacaklılarının mirasçılık belgesi talep edebilmesi için öncelikle ilgili icra müdürlüğünden yetki almaları gerekmektedir. Benzer şekilde muris aleyhine dava açmış davacılar da mahkemeden yetki aldıktan sonra mirasçılık belgesi talep edebilir.

III-) MİRASÇILIK BELGESİ (VERASET İLAMI) NEREDEN ALINIR?

A-) NOTER

Mirasçılar bu belgeyi noterden alabilirler. Belgenin noterden alınması, mahkemeden alınmasına göre çok daha hızlı bir yoldur. Ancak noterler bazı hallerde mirasçılık belgesi vermemektedir. Aşağıda bir kısmını belirttiğimiz böyle durumlarda mirasçılık belgesi almak isteyen mirasçıların mahkemeye başvurması gerekmektedir:

  1. Mirasçılık belgesi talep eden mirasçı ile miras bırakan arasındaki mirasçılık durumunun tespit edilememesi
  2. Nüfus kayıtlarında çelişkilerin olması
  3. Mirasçılık belgesi talep eden mirasçının ya da mirasçılardan bazılarının yabancı olması, mavi kartlı olması
  4. Murisin vasiyetname yapmış olması
  5. Mirasçılardan birinin veya birkaçının ölüm riski taşıyacak şekilde kayıp olması
  6. Mirasçılardan birinin veya birkaçının ölüm tarihinin tespit edilememesi

Belgeyi noterden almak isteyen mirasçının bazı belgeleri notere sunması gerekmektedir. Bu belgeler şunlardır:

  1. Murisin ölüm Belgesi (muris yurtdışında ölmüşse ölüm belgesinin tercüme edilmesi ve apostile şerhi alınması gerekmektedir)
  2. Nüfus kayıt örneği
  3. Nüfus cüzdanı fotokopisi
  4. Mirasçılık belgesi talep ettiğine ilişkin dilekçe

B-) MAHKEME

Mirasçılık belgesi, mirasçılardan birinin veya miras bırakanın son yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesinden talep edilebilir. Bu durumda yukarıda notere sunulması gerektiğini belirttiğimiz belgelerin mahkeme dosyasına sunulması gerekmektedir.

IV-) MİRASÇILIK BELGESİ (VERASET İLAMI) İPTAL EDİLEBİLİR Mİ?

Mirasçıları ve miras paylarını gösteren bu belge, aksi kanıtlanmadığı sürece murisin mirasçılarını ve mirasçıların miras paylarını gösteren resmi bir belgedir. Bu belgenin aksinin ispatı ve iptali mümkündür.

A-) HANGİ DURUMLARDA İPTAL DAVASI AÇILABİLİR?

Mirasçılık belgesinin gerçek durumu yansıtmaması yani eksik veya yanlış olması durumunda mirasçılık belgesinin iptali için dava açılabilir.

B-) İPTAL DAVASI İÇİN GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME HANGİ MAHKEMEDİR?

Mirasçılık belgesine itiraz etmek isteyen mirasçı, kendi yerleşim yeri asliye hukuk mahkemesinde dava açabilir. Bu davanın diğer mirasçılara karşı açılması gerekmektedir.

C-) İPTAL DAVASI İÇİN SÜRE VAR MI?

Bu belgenin iptaline ilişkin davanın bir süresi yoktur, bu dava her zaman açılabilir.

V-) İLGİLİ YARGI KARARLARI

Mirasçılık belgesinin iptali davalarında ise, mirasçılar arasında zorunlu arkadaşlık bulunmaktadır. Dava sonucunda verilecek hükümle hukuksal durumları etkilenebileceğinden bu tür davalarda iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen kişiler ile, ölmüşlerse bunların mirasçılarının davada taraf olmaları zorunludur. Taraf koşulu kamu düzenine ilişkin olup taraflarca öne sürülmese dahi mahkemelerce kendiliğinden incelenmesi gerekir. Bu tür davalarda da miras bırakanın mirasçılarını tespit etmek ve mirasçıların miras paylarını belirlemek hakimin görevidir ve re’sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.”(Yargıtay 7. HD., E. 2021/3306 K. 2021/3021 T. 22.11.2021)

Davacı vekilinin vasiyet sonrası vekil edenine kalan taşınmazların ve bankalardaki paraların intikalini yaptırabilmek için vekil edeninin vasiyet alacaklısı olduğunu gösterir belge istediği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca mahkemece “çoğun içinde azı da vardır” ilkesi uyarınca istemin vasiyet alacaklısı belgesi verilmesi olduğu benimsenerek davacının muayyen mal vasiyet alacaklısı olduğuna ilişkin belge verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.” (Yargıtay 8. HD., E. 2013/4025 K. 2013/15400 T. 30.10.2013)

Mirasçılık belgesi ve intikal işlemlerine dair sorularınızı danışmak için iletişim formunu doldurarak veya telefonla bize ulaşabilirsiniz.

NOT: Bu yazımız, bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İzinsiz paylaşılması halinde, hukuki süreç başlatılacaktır.

Dike Hukuk ile iletişime geçmek için: https://wa.me/905337608453


REDDİ MİRAS NEDİR VE NASIL YAPILIR ?

I-) REDDİ MİRAS NEDİR?

Reddi miras, çoğu zaman borca batık ( pasifi aktifinden fazla olan ) tereke ( murisin bıraktığı malvarlığının tamamı) sebebi ile tercih edilen bir yoldur. Reddi miras, mirasçının mirası reddedip terekenin mallarından herhangi bir şey almamasını, borçlarından da sorumlu tutulmamasını sağlar.

Tabi ki de reddi mirasın manevi sebepleri de olabilmektedir.

Mirası reddetme hakkı 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 605. maddesi ile düzenlenmiştir. Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilir.

Reddi miras halinde miras intikal etmeye devam eder; mirası reddeden sadece kendi adına reddetmiş sayılır.

Burada değindiğimiz husus mirasın gerçek reddidir. Miras bırakanın ölümüyle birlikte borçlarını ödemekten aciz durumda olduğu açıkça belli veyahut miras bırakanın borçlarını ödemeden aczinin resmen tespit edilmiş olması durumlarında karşımıza mirasın hükmen reddi durumu çıkmaktadır. Hükmen ret durumunda  mirasçıların hiçbir şey yapmasına gerek kalmadan mirasçıların mirası reddettiği kabul edilir ve ona göre işlem yapılır. Çünkü tereke borca batıktır, bu sebeple böyle bir durumda miras reddedilmiş sayılır.

 

II-) REDDİ MİRAS NASIL YAPILIR?

Reddi miras TMK m. 609/4 gereği, mirasın açıldığı yer (murisin yerleşim yeri) Sulh Hukuk Mahkemesine sözlü veya yazılı beyan şeklinde yapılır. Burada en önemli husus şudur; reddi miras işlemi noterden yapılmaz. Mutlaka yetkili ve görevli mahkemeye başvurulmalıdır.

III-) REDDİ MİRAS YAPMA SÜRESİ NEDİR ?

 Reddi miras talebinde bulunmanın  süresi ölümün öğrenildiği tarihten itibaren kural olarak 3 aydır. Bu süre hak düşürücü bir süredir.

IV-) REDDİ MİRAS İÇİN GEREKLİ BELGELER

Reddi miras yapabilmek için sulh hukuk mahkemesinden veya noterden alınan veraset ilamı belgesinin aslı ile  imzalı reddi miras dilekçesi gerekir. Bu belgelerin murisin yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesine sunulması gerekmektedir.

NOT: Bu yazımız, bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İzinsiz paylaşılması halinde, hukuki süreç başlatılacaktır.

Dike Hukuk ile iletişime geçmek için: https://wa.me/905337608453


I