Etiket: BOŞANMA

YABANCI ÜLKEDEN ALINAN BOŞANMA KARARLARININ TÜRKİYEDE TANINMASI VE TENFİZİ

I-) GENEL OLARAK TANIMA VE TENFİZİN FARKI

Tanıma; yabancı ülkeden alınmış mahkeme ilamının, ülkemizdeki bir mahkemenin verdiği  tanıma kararı ile artık ülkemizde  ilam niteliğinde olması şeklinde tanımlanabilir. Yani ilgili karar tanımadan sonra ülkemizde de kesin hüküm haline gelir.

Tenfiz ise tanımayı da kapsayan bir usuldür. Yabancı mahkeme ilamının tenfiz edilen ülkede tanınarak icra edilebilir hale gelmesi olarak tanımlanabilir. Örneğin yabancı ülke ilamında nafakaya ilişkin bir hüküm de varsa artık tanıma değil tenfiz usulü işletilmelidir.

II-) YABANCI ÜLKE KARARI ÜLKEMİZDE NASIL TANINIR VEYA TENFİZ EDİLİR ? 

İlk olarak yapmanız gereken yabancı mahkemenin verdiği boşanma kararı için tanıma/tenfiz  davası açmaktır. Bu davanın şartları aşağıdaki gibidir:

A-) Kararın verildiği ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet ilkesi ) bulunmalıdır

B-)  Karar, kamu düzenine açıkça aykırı olmamalıdır

C-) Karar, davalının savunma haklarına riayet edilerek verilmiş olmalıdır. Yani yabancı mahkeme kararını verdiği yargılama sırasında her iki tarafı da yeterince dinlemiş olmalıdır.

Ç-) Karar, Türkiye mahkemelerinin münhasır yetkisine giren bir konuda verilmiş olmamalıdır

D-) Tanıma ve tenfiz davaları duruşmalı olarak görülen davalardandır yani  dosya üzerinden karar verilemez.

E-)  Davacının yerleşim yeri Türkiye’de değilse teminat göstermesi gerekir.  Teminatın miktarını hakim tayin eder. Uluslararası sözleşmelerde ülkeler arasında aksi kararlaştırılabilir.  

Burada şu hususa dikkat edilmelidir: Eğer tanıtmak istediğiniz mahkeme kararı icrai bir hüküm içeriyorsa ( nafaka ödenmesini kararlaştıran, tazminat ödenmesini kararlaştıran vs.) tanıma davası yerine tenfiz davası açmanız gerekmektedir. Her iki davanın da yukarıdaki şartları sağlaması gerekmektedir.

III-) YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME

5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’a göre Yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Karine olarak nüfusa kayıtlı olunan yer yerleşim yeri kabul edilmektedir.  Davalının Türkiye’de ikametgahı yoksa fiilen ikamet ettiği yer mahkemesi, bu dahi yoksa Ankara, İstanbul, İzmir mahkemeleri yetkilidir. Dava bu üç yerden istenilen birinde açılabilir.  Görevli Mahkeme Aile Mahkemesidir.

Tanıma ve tenfiz davası basit yargılama  usulüne  tabidir. Adli tatilde görülebilen işlerden sayılır.

NOT: Bu yazımız, bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İzinsiz paylaşılması halinde, hukuki süreç başlatılacaktır.

Dike Hukuk ile iletişime geçmek için: https://wa.me/905337608453


NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASI NEDİR ?

Nafaka, nafaka yükümlüsü ve nafaka alacaklısının sosyal ve ekonomik durumuna  göre belirlenecek olan bir aylıktır. Nafaka yükümlüsü, mahkeme tarafından takdir edilen nafakaya karşı nafakanın kaldırılması adına  dava açma hakkına sahiptir. Dava sonucunda eğer ilgili şartlar sağlanmışsa varsa hakim nafakanın kaldırılmasına karar verecektir.  Duruma göre hakim nafakanın azaltılmasına da karar verebilir. Yine bir başka durum olarak tarafların ekonomik durumlarında oluşan farklılıklara göre nafaka alacaklısı da nafakanın artırılması davası açabilecektir.

I-) NAFAKA TÜRLERİ NELERDİR ?

Nafaka türleri kendi arasında kime ödendiğine veya hangi süre ile ödendiğine göre çeşitli gruplara ayrılabilir. Nafaka türlerini genel olarak 3 başlık altında sınıflandırabiliriz.

A-) Yoksulluk Nafakası

Boşanma sebebi ile, yoksulluğa düşecek olan eşin diğer eşten geçimini ve devam ettirdiği yaşantısının sürekliliğini sağlama amacıyla isteyebileceği nafaka türüdür. Yani boşanmada kusurlu eşin boşanma sebebi ile diğer eşe ödediği nafaka türüdür.

B-) İştirak Nafakası

İştirak nafakası çocukların sahip olduğu nafakadır. Boşanma sonucunda velayetin verilmediği eşin, çocuğunun bakım ve eğitim giderleri için kendi gücü oranında çocuğuna vermiş olduğu nafaka çeşididir.

C-) Tedbir Nafakası

Tedbir nafakası geçici bir önlem teşkil etmektedir, boşanma davası sırasında veya boşanma davası öncesinde istenebilen, özellikle eşlerin barınma, geçinme ve çocuklarının bakım ve giderlerini karşılamaları amacıyla bağlanan nafakadır.

Aşağıda anlattığımız hususlar esasen Yoksulluk Nafakasının kaldırılması davasını şartlarını anlatan hususlardır. Tedbir nafakası özelliği sebebi ile geçici bir nafaka olduğu için hüküm ile beraber ya kendiliğinden kalkar ya da Yoksulluk Nafakasına dönüşür. İştirak nafakasının kaldırılması davasının şartları ise başka bir yazımızın konusu  olacaktır.

II-) NAFAKANIN KALDIRILMASI DAVASININ ŞARTLARI NELERDİR ?

Yoksulluk nafakası; boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarından biri olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 175. Maddesinde: “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.

Yoksulluk nafakası talep edebilmenin ilk şartı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşmüş olmaktır.

 Yargıtayın yerleşik içtihatlarında da kabul edilen görüşe göre yoksulluk nafakası alan eşin yoksulluk durumunun daha sonradan kalkması halinde yoksulluk nafakasının kaldırılması talepli davanın kabul edilmesi gerekir.

Yoksulluk nafakasının kaldırılması talepli davalarda aranan bir diğer husus ise nafaka borçlusunun maddi durumunun kötüye gitmesidir.

Esasen nafakanın kaldırılması davası TMK’nin 176. Maddesinin 3. Fıkrasında düzenlenmiştir.

“Madde 176- Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine

göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi  ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar;

alacaklı tarafın evlenme  olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/17419 Esas, 2016/2787 Karar,  29.02.2016 Tarih

TMK 176/3 maddesine göre; “irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Somut olayda; tarafların … Aile Mahkemesinin … tarihinde tarafların boşanmalarına ve davalı lehine 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ve karar 03.02.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Yargılama sırasında kolluk marifetiyle yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasında davalının .. adlı şahıs ile yaşadığı ve geçimini …’nın sağladığı, davalının nüfus kayıt örneğinde .. adlı çocuğunun … tarafından tanındığı tespit edilmiştir. Öyle ise mahkemece; somut olayda, TMK.’nun 176/3 maddesinde ifadesini bulan “evlilik dışı birlikte yaşama” olgusunun gerçekleştiği gözetilip, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

 Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”

Burada görüleceği üzere kanun koyucu tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde nafakanın azaltılabileceğini hüküm altına almıştır.

Alacaklı tarafın evlenme  olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde ise mahkeme kararıyla kaldırılır.  Yukarıda değindiğimiz şartlar var ise nafakanın tamamen kaldırılması  söz konusu olacaktır.

III-) YETKİLİ MAHKEME HANGİSİDİR ?

Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

IV-) GÖREVLİ MAHKEME HANGİSİDİR ?

Nafakanın kaldırılmasına ilişkin davalarda görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Aile mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde, aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.

NOT: Bu yazımız, bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İzinsiz paylaşılması halinde, hukuki süreç başlatılacaktır.

Dike Hukuk ile iletişime geçmek için: https://wa.me/905337608453