MENFİ TESPİT DAVASI NEDİR?
I-) MENFİ TESPİT DAVASI
Menfi tespit davası, iddia edilen bir borç ilişkisine karşın kişinin borçlu olmadığını kanıtlaması için mahkeme huzurunda bu tespitin yapılması davasıdır.
Menfi tespit, bir hak ve hukuki ilişkinin mevcut olmadığının ortaya konulması için açılan bir dava türüdür. Bu dava türü Hukuk Muhakemeleri Kanunu 106. maddesi ve İcra İflas Kanununun 76. maddesinde düzenlenmiştir.
Borçlu icra takibi başlatılmadan veya başlatıldıktan sonra zamanaşımı süresine tabii olmaksızın bu dava yoluna başvurabilmektedir.
İcra takibi başlatılmadan önce alacaklı tarafından borçluya karşı senede ve belgeye dayalı olarak alacak talebinde bulunması halinde borçlunun, borçlu olmadığını tespit ettirmesi ve borçtan bu dava yolu ile kurtulması mümkündür.
Ancak bu dava yoluna başvurulabilmesi için borcun gerçek dışı olması, borcun ileri sürüldüğü belgelerin sahte olması, borcun ödenmiş olmasına karşın alacaklı tarafından kötü niyetli olarak alacak talepte bulunulması gibi olguların var olması aranır. Örneğin kişinin imza atmadığı bir belgeye ilişkin alacak talebinde bulunan alacaklıya karşı, borçlu tarafından icra takibi başlatılmadan önce menfi tespit davası açabilmektedir.
Borçlu, icra takibinden önce menfi tespit davası açması halinde alacaklının icra takibini durdurması için alacağın %15’i oranında teminat yatırarak açılacak olan icra takibin durdurulmasını sağlayabilir. İhtiyati tedbir talebi ve yatırılan teminat bedeli üzerine mahkemece açılacak olan takibin, menfi tespit davası sonuçlanana kadar durmasına karar verilebilmektedir.
Bir diğer menfi tespit davası yolu ise icra takibi başlatıldıktan sonra açılması halidir. Borçluya tebliğ edilen icra takibine yönelik olarak menfi tespit davası açılması mümkündür. Borca itiraz edildiğinde takip durmuş olduğundan menfi tespit davası açılamamaktadır. Ödeme borcuna itiraz edilmemesi halinde hukuki yarar bulunması ve üzerine menfi tespit davası açılması mümkündür.
Menfi tespit davasının açılması ile icra takibi re’sen durdurulmaz ancak sayılı hallerde icra takibi durdurulabilir. Şöyle ki; icra takibine konu borç miktarının tamamının icra dosyasına depo edilmesi ve alacağın %15’i oranında teminat yatırılması halinde icra takibi durmaktadır. Dosya haciz ve satış aşamasında ise dosya borcu ve teminat yatırıldığı halde satış durdurulur ve hacizler kaldırılır. İhtiyati tedbir talebinin bulunmaması halinde açılan icra takibindeki işlemler devam etmekte olup satış ve haciz işlemleri de durdurulmamaktadır.
Bu dava açılmadan önce dikkat edilmesi gereken en önemli husus davayı açan tarafın davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunu ispat edilmesidir. HMK 114/h maddesinde düzenlenen ve dava şartı olan hukuki yararın, davayı açan taraf adına bulunmaması üzerine mahkemece davanın usulden reddine karar verilmektedir.
II-) YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME
Menfi tespit davasında yetkili mahkeme, İcra İflas Kanunu madde 76 gereğince; takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi olabileceği gibi, dava davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.
Görevli mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ancak alacağın niteliğine göre görevli mahkeme değişkenlik göstermektedir. Dava açılmadan önce bu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir.
III-) AÇILAN DAVA SONUCUNDA
A-) DAVANIN KABULÜ
Kişi borçlu bulunmadığı bir parayı ödemekten kurtulmaktadır. Alacaklı haksız ve kötü niyetli olması halinde belirtilen borç miktarının %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilir. Ancak tazminata hükmedilmesi için alacaklının haksız ve kötü niyetli olma şartı aranmaktadır. Borçlu adına icra takibi başlatılmış ise icra takibi karar ile durur ve takibin iptaline karar verilir.
B-) DAVANIN REDDİ
Dava alacaklı lehine neticelenmiş olur ve ihtiyati tedbir kararı kaldırılır. Alacaklı tarafından icra takibi başlatılmış ise takip durdurulması kararı kaldırılır ve icra işlemleri kaldığı yerden devam eder. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar icra takibine konu alacağın %20’sinden aşağı olmayacak şekilde karar verilir.
IV-) YÜKSEK MAHKEME KARARLARI
Gaziantep BAM, 11. HD. 3.12.2024. tarihli 2024/1336 E. 2024/1573 K. sayılı kararında;
……. Karar sayılı ilamı ile davaya konu edilen….. tarihli çek nedeniyle davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur. Mahkemece davaya konu edilen kambiyo senedi vasfındaki çekin keşidecisinin ….. olduğu, hamiline yazılı olarak düzenlendiği, çekin arkasında …’ün cirosunun bulunduğu, davacıya ait herhangi bir cironun bulunmadığı, yine davaya konu edilen çekin dayanak yapılarak başlatılan……. Esas sayılı takip dosyasında takip alacaklısının …, takip borçlusunun….. olduğu, davacının müracaat borçlularından (keşideci, aval, ciranta) olmadığı, aleyhine başlatılan her hangi bir takibin bulunmadığı anlaşıldığından davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle 6102 sayılı TTK’nın 818/1-k maddesinin yollamasıyla aynı kanunun 724.maddesi dikkate alınarak ilk derece mahkemesi tarafından verilen karar isabetli görülmüştür.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07.04.2008 tarihli 2008/92 E. 2008/1756 K. sayılı kararında;
Somut olayda davalının, davacıya gönderdiği 07.08.2006 tarihli yazısında, müvekkili şirkete kasko sigortalı araca ineğin çarpması suretiyle hasarlanmasına sebebiyet verdiğini açıklayarak sigortalıya ödenen 8.382.00 YTL’nin ferileriyle birlikte, yazının tebliğinden itibaren 10 gün içinde ödenmesini, aksi takdirde aleyhe rücu davası açılacağını bildirmiş, davacı da 19.02.2007 tarihinde iş bu davayı açmıştır. Tespit davası açmak için taraflar arasında bir hukuki ilişkinin olması ve davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunması şarttır. Davacının açtığı menfi tespit davası, mahkemece, davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı düşüncesi ile reddedilmiştir. Oysa bir davanın korunmaya değer, güncel hukuksal yarar yokluğundan reddedilebilmesi için, borçluyu tehdit edebilecek durumların bulunmaması gerekir. Borçlunun ödemek zorunda olmadığı bir borç ile tehdit edilmesi durumunda hukuksal yararın varlığının kabulü gerekir. Davalı sigorta şirketi, varlığını iddia ettiği alacak nedeniyle eda davası açabileceği gibi, davacı borçlu da borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir. Bu durumda mahkemece, işin esası incelenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir……….. davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 07.04.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
NOT: Bu yazımız, bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İzinsiz paylaşılması halinde, hukuki süreç başlatılacaktır.
Dike Hukuk ile iletişime geçmek için: https://wa.me/905337608453
Cevap Yaz
Tartışmaya katılmak mı istiyorsun?Katkıda bulunmaktan çekinmeyin!